9 Eylül 2015 Çarşamba

Reenkarnasyon

Reenkarnasyon nedir necidir?Reenkarnasyon insan ruhunun dünyaya fazla bağlanması veya insan ruhunun dünyada yapması gereken görevlerin kalması nedeniyle ruhun bir döngü haline  girerek başka bir insan vucüdunda tekrar yer almasıdır.Bu olaylar zinciri artık bir inanç meselesinden çıktı bunun dahilinde bir çok ülkede profesörler tarafından çok titiz araştırmalar yapılıyor,yapılmakta.Bu konuda araştırma yapan en ünlü doktor Prof.Dr.Iaan Stevenson’dur
Dr.Stevenson dünyanın dörtbir yanından reenkarne vakalarını incelemiştir Dr.Stevenson un 300 kadar çocuğu incelediği bilinmekte.Şimdi Türkiyede gerçekleşen ilk reenkarnasyon vakasını okuyalım.


İşte Stevenson’un Türkiye’de belgelediği ilk tekrar doğuş vakası…
5 yaşında İngilizce konuşuyor,
      İngilizce şarkılar söylüyordu!…
      1985 yılının Mayıs Ayı’nda Tarsus’ta yaşayan Taşkıran Ailesi’nde çok garip olaylar gelişmeye başladı…
Çok fakir bir aile olan Taşkıranlar’ın en küçük kızları 5 yaşındaki Ela ,adının Elmita olduğunu,bundan önceki yaşamının ise ABD’de geçtiğini,evli ve iki çocuk annesi olduğunu iddia ediyordu!…
Hemen konunun uzmanları Ela’yı incelemeye aldılar. Ela yaşından ve yetiştiği sosyal çevresinden umulmayacak düzeyde sözler söylüyor ve İngilizceyi mükemmel denebilecek bir tarzda kouşuyordu!… İngilizce şarkılar söylemesi ise bir başka bilmeceydi…
Ela’da garip davranışlar 2 yaşından itibaren başlamıştı.Bu olayların duyulması ise ilginç bir tesadüfle olmuştu.
Tarsus Amerikan Koleji’nde okuyan bir grup öğrenci piknik yapmak amacıyla Ela’nın yaşadığı bölgeye gitmişlerdi.Herşey, küçük Ela’nın öğrenci grubunun yanına giderek,öğrencilerden birinin elindeki portakalı gösterip,”orange”demesiyle ortaya çıktı.Ela’nın İngilizce konuşabildiğini farkeden öğrenciler,derhal ailesinin yanına giderek bu yaştaki bir çocuğa İngilizceyi nasıl öğrettiklerini sordular.
Aile ise tüm olup bitenden habersizdi… Kızlarının kullandığı kelimelerin hayatlarında hiç duymadıkları yabancı bir dil olduğunu,ozaman öğrendiler.
Ela’daki gariplikler aradan geçen zaman süresince daha da arttı.Ela’da her geçen gün büyük değişimler meydana geliyordu…Önceleri ailesini ve çevresini beğenmiyor,duvarlarda niçin duvar kağıdının olmadığını soruyordu.Daha sonraları annesinin şalvarını ve baş örtüsünü garipsemeye ve ev işlerini niçin annesinin yapmakta olduğunu sormaya başladı.Çünkü bu işler hizmetçiler tarafından yapılmalıydı!… Evet,küçük Ela böyle düşünüyordu…
Ela 5 yaşına geldiğinde sosyal çevresine uymayacak davranışlar sıralamaya başladı.Üst katlaraçıkmak için düğmelere basılması gerektiğini anlatıyor ve hemen arkasından asansörü en ince ayrıntısına kadar tarif ediyordu.Oysa ki bulunduğu köyde bir kez bile asansör görmüş değildi… Bulundukları yerde televizyon bile yoktu…
İşler bşr müddet sonra iyice garip bir hale bürünmeye başladı.Ela Amerika’da evinin olduğunu söylemeye başlamıştı!… Amerika’daki evinin üç katlı olduğunu,kocası Bob’un birçok mağazaların sahibi çok zengin bir işadamı olduğunu anlatıyordu.Özel uçaklarıyla bir iş seyahatine giderken uçağın düştüğünü,kendisinin ve eşinin parçalanarak öldüğünü ayrıntılarıyla çevresindekilerin şaşkın bakışları altında izah ediyordu.
Olay öyle bir hale gelmişti ki,sonunda olay gazetelere yansıdı.Gazetelerin olayla ilgilenmesi sonucu,Tarsus Amerikan Koleji öğretmenlerinden Choriotte Oellen,Ela’yı ziyarete geldi.Öğretmen Ela’ya İngilizce olarak:”Bana dağdan biraz çiçek toplayabilir misin?”dediği an,Ela dışarı fırladı ve kısa bir süre sonra elinde çiçeklerle odaya geldi.Topladığı çiçekleri öğretmene uzattı.
Uzmanlarca yapılan araştırma sonucu Ela’nın ana dilinin İngilizce olduğuna karar verildi.Bu inanılması son derece zor bir gelişmeydi…
O yıllarda,konuyla yakından ilgilenen Tarsus Amerikan Koleji’nin öğretmenlerinden Francis Melling şunları söylüyordu:
_”Uzun yıllardır bu yörede öğretmenlik yapıyorum.Ela’nın davranışları ve konuşması bu yöreye göre standartların inanılmaz derecede üstünde.Hiç bir dil eğitimi görmemiş olan bu 5 yaşındaki kız,üstelik bu lehçeyle böyle mükemmel nasıl konuşabilir?”
Bu gelişmelere başından beri büyük bir tedirginlikle yaklaşan,Ela’nın anne ve babası olup bitenlere hiç bir zaman bir açıklama getiremediler.
Bu olay Ian Stevenson’un yayınladığı kitabında da yer almış ve tekrar doğuş olaylarına önemli bir kanıt olarak değerlendirilmiştir.
Geçmiş yaşamlarını hatırlayanlar üzerinde Yurdumuz’da ayrıntılı bir çalışma maalesef günümüze kadar yapılamamıştır.Bu nedenle geçmiş yaşamını hatırlayan insanların kayıtlara geçmiş olan sayısı yok denecek kadar azdır.
Evet bencede küçük Ela çok ilginç bir vaka belirtildiği gibide trajik ölümler sonucu reenkarnasyon vakaları daha fazla gerçekleşmekte ayrıca bu vakaların öldürüldüğü yerlerde doğum lekeleri olabilmekte.
Şimdi bir ilginç reenkarne vakasına bakalım ve konuyu sonlandıralım
Önceki yaşamında öldüğü köye gitti…
Artık onunda iki ailesi var…
Nursel Kutsal,1963 doğumlu
Diğer örneklerimizde olduğu gibi olayın başlangıcı,yine doğumdan önce görülen rüyaya dayanıyor…
Annesi Vesile Hanım,rüyasında 18-19 yaşlarında bir bayanın kemerine sarılıp,”benim adım da Vesile sizin evinizde tekrar dünyaya geliyorum” diyen birisini görüyor.Vesile Hanım uyanınca çok korkuyor.Rüyası büyüklere soruyor.”Korkma kızım hayırdır inşallah”cevabını alınca biraz içi rahatlıyor.
Birgün sonra ise Nursel hanım,gerçekten de bir kız çocuğu dünyaya getiriyor.Adını Nursel koyuyor…
Nursel 2 yaşına gelince:”Burası benim evim değil,benim evim Güzelburç Köyü’nde,beni oraya götürün”demeye başlıyor.
Aile yeniden doğuş olayına inanıyor.Zira bu yörede bu tür konuşan çocuklar o kadar fazla ki…Ama Nursel önceki hayatıyla ilgili detaylar veremiyor.Aradan 3 yıl geçiyor.Nursel 5 yaşındadır artık…
Bir gün annesiyle birlikte ilçeye çarşıya iniyorlar.Kalabalık bir erkek grubunun içinde bulunan 27-28 yaşlarındaki bir gence doğru koşup ayaklarınasarılıyor.Nursel çevrenin şaşkın bakışları arasında kafasını kaldırıp:”Sen benim ağabeyim Cemilsin.Ben Vesile beni tanıdın mı?diye soruyor.Genç adam bir an için şaşkınlıktan hiç bir şey söyleyemiyor.Bu arada Nursel’in annesi araya girip:”Siz Güzelburç Köyü’nde mi oturuyorsunuz?diyor.
Genç adamın şaşkınlığı bir kat daha artıyor ve zorlukla “evet”diyebiliyor…
O anda Nursel geçmiş yaşamının bütün ayrıntılarını hatırlamaya başlıyor:
-“Ben 19 yaşında öldüm.Babamın adı Cabir Görüroğlu.Üvey annem Fevziye,ağabeylerim Cemil ve Fevzi…”
Genç adam bunları duyunca Nursel’in annesi Vesile hanımdan adreslerini istiyor.Çünkü küçük Nursel’in anlattıkları gerçekti…
İki gün sonra söz konusu aile verilen adrese geliyor.Küçük Nursel’e bir çok soru soruluyor.İnanılmaz bir şekilde tüm sorulara doğru cevap verince,küçük Nursel’i köylerine götürmek istiyorlar.Aile razı oluyor ve hep beraber köy’e gidiliyor…
Nursel köyün girişinden itibaren olayları daha iyi hatırlamaya başlıyor.Sözlüsünü,ölümden çok kısa bir süre önce teyzesi,eniştesi ve ağabeyi Cemil tarafından hastaneye götürülüşünü,tarlada çalışan ağabeyi ve babasına öğlen yemeğini götürüp geldikten 3-4 saat sonra öldüğünü,en ince ayrıntısına kadar anlatıyor.Köydeki kadınlar,ellerinde birçok elbiseyle küçük Nursel’in yanına gelip,bunların arasından ölümünden önce giydiği elbiseyi seçmesini istiyorlar.Küçük Nursel oradaki elbiselerden birini gösteriyor.Daha sonra da :”Bunlar benim çeyiz sandığımdaydılar.Siz nasıl aldınız diye de sinirleniyor.
Nursel Hanım,önceki ailesiyle bugün hala görüşmeye devam ediyor.Evli ve çok mutlu.Fizik yapısıyla önceki ailesine daha çok benziyor.
Evet gördüğümüz gibi dünya üzerinde bir çok ilginç olay gerçekleşmekte ve reenkarnasyon olayının inkar edilmesi imkansız birşey.Belki bir ölünce bizimde başımıza gelir imkansız dememek lazım hiçbirşeye... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder